23 Nisan 2013 Salı

Şifa Kaynağı : Üzüm

Kitabın yazarı Yrd. Doç. Dr. Aysun Çetin ve yayınevi Hayykitap. Yayınevinden izin alarak kitaptan derlediğim üzüm ile ilgili bilgileri paylaşmak istiyorum.Üzümün faydalarından yararlanmak için ya bir salkım taze üzüm veya bir avuç çekirdekli kuru üzüm yemeniz faydanıza olacaktır. Kapsül halinde kullanacaklarda 100-200 mg kadar kullanmaları yeterli olacaktır. Bu kadar yararı olduğunu bende yeni öğrenmiş bulunmaktayım. Sofranızdan üzümü eksik etmemeniz dileğiyle.

Üzüm;
  • Serbest Radikalleri etkisiz hale getirir. (Radyasyon, katkı maddeleri, havadaki kimyasal maddeler, stres, virüsler, sigara, alkol gibi etkenlere bağlı olarak çıkabilir.)
  • Üzüm çekirdeği sürekli bilgisayarın başında olan kişilerin göz sağlığını korunmasında da önemli yer tutar.
  • Üzüm çekirdeği beyin hücrelerinin yaşlanmasını yavaşlatarak Alzheimer gibi nörodejeratif hastalıkların görülme sıklığı azaltır.
  • Diyabetli ve varisli kişilerde fayda sağlar. Gözü maküler dejenerasyon ve katarakttan korur. 
  • Üzüm kolestrol içermez ve şeker hastalarında kan şekeri düşürücü etki gösterir. 
  • Kansere karşı korur ve birinci dereceden etki eder. Üzüm suyu içenlerde antioksidan olan E vitamini oranının ve anti-kanserojen kapasitenin arttığı gözlenmiştir.
  • Lif açısından çok zengindir ve organizmadaki üç büyük organı çalıştırdığından vücuttan zehirli maddelerin uzaklaştırılmasını sağlar, sindirim ve bağırsak hareketlerini düzenler.
  • Genç kalmanızı sağlar ve yaşlılığı geciktirir. 
  • Üzüm çekirdeği cildin daha sıkı ve elastiki olmasına katkıda bulunur. Cildin sarkmasını önler ve yara iyileşmesini hızlandırı.
  • Üzüm çekirdeğinin yağında Omega-6 grubu lionik yağ asidi ile Omega-9 grubu oleik asit bakımından zengindir. 
  • Üzüm çekirdeği Polen ve besin alerjilerinde görülen aşırı duyarlılığı ve bunlara bağlı ortaya çıkan saman nezlesi gibi yaygın alerjik hastalıkların görülmesi riskini azaltır.
  • Diş çürükleri ve diş hastalıklarını önler.

2 Nisan 2013 Salı

Amellerimiz Defolu Çıkarsa

Altınoluk Dergisinin konuları çok güzel oluyor. Sevdiğim bir dergi. Buradan arşive ulaşabilirsiniz. Alttaki yazıyıda Ahmet Taşgetiren yazmış. Seçilen konu çok önemli.

Ömür boyu çalıştınız ve her gün 24 altın koydunuz bir küpün içine... Bitti ömrünüz ve altınların sayım zamanı geldi. 

İşinin ehli bir sarraf, tek tek aldı biriktirdiğiniz altınları ve saymaya başladı. Tek tek alıyor ve mihenk taşına vuruyordu altınları. O da ne? Mihenk taşına vurduğu altınlara şaşkın şaşkın bakmaya başladı birden. “Bunun ayarı düşük” dedi birisi için. Sonra öbürü, sonra öbürü için aynı şeyleri söyledi peşpeşe... 

Olan biteni seyrediyor ve şaşkınlıktan gözleriniz faltaşı gibi açılıyordu. Nasıl olurdu, onların her birini 24 ayar sayılsın diye biriktirmiştiniz. Altınlar, sayıldı, sayıldı, sayıldı... Sonunda....
Acaba 24 ayar diye biriktirdiklerimizin ayarı nasıl çıktı? Altın oranı ne, bakır oranı ne, demir oranı ne ve en kötüsü cüruf oranı ne? Bir ömrü fireden ibaret olanın, ya da ölçme- değerlendirme safhasında netleri sıfır çekenin karşı karşıya bulunduğu hüsranı düşünün. 

Hiçbirimiz, böyle bir hikayemiz olsun istemeyiz. Bu hüsrandır.
Hele bu hikaye, bizim ahirete götürdüğümüz amel defterini anlatıyor, ayarı düşük altınlar da, bizim günün 24 saatinde yapıp ettiklerimizin kalitesini gösteriyorsa, vay halimize...