9 Aralık 2013 Pazartesi

Zihin Kontrol - Ömer Özyaka

Ömer Özyaka'yı bir röportaj vesilesiyle tanıdım. İstihbarat teşkilatları, filmler böyle şeyler ilgilimi çeker hep. Bu kitapta da öğrenebileceğiniz çoğu şey özetlenmiş. Çok şey öğrendim. Çok güzel hazırlanmış. Herkesin kitaplığında olması gerekir diye düşünmekteyim. Aşağıda kitaptan beğendiğim kısımları yazdım. Kitap için fikir verir belki. Bu konularla ilgilenen biriyseniz, düşünmeden alabilirsiniz. Tavsiye ediyorum.

İnsanların zihinlerine etki, mikro hertz üzerinden bir dalga harekatıyla mümkündür. Bizim dinimiz İslam’ın temelindeki şeytan kavramı bununla çok paraleldir. Şeytan insana istediğini yaptırmak için bir dalga harekatına nüfuz eder. İnsana içki içmesi, zina yapması veya hırsızlık yapması için vesvese verir ve yaptırır. Şeytan, insanı nasıl etkiliyorsa işte kesinlikle dalga harekatı da böyle etkiliyor insanı.. Adam dayanılmaz bir baskı altına giriyor ve o işi yapıyor. İnsanın herhangi bir dalga harekatıyla etkilenmesi kesinlikle mümkündür. Ancak daha önce tekrarladığım gibi yine tekrarlıyorum, normal olarak her beynin düşünce kanalları mahfuzdur, yani şifrelidir. Şifre bulunmadan beyine girilmesi mümkün değildir.


Her insanın zihinsel dalgaları parmak izi gibi ayrı ayrıdır. 

Bu tür dalga harekatlarından korunmak için, zihin hayatımızda belli birtakım disiplinlere muhtacız. Karaktere küçük yaştan itibaren işlenmesi gereken bazı disiplinlerin varlığı, dalga harekatına yakalanma ihtimalini azaltır. Bu konuda dinimiz İslamiyet’in çok ciddi kuralları vardır. Mesela bir işi yapmaya kalkışmadan önce niyet edilmesi.. Niyet etmek bir zihinsel disiplindir, besmele çekmek bir zihinsel disiplindir. Bunlar dalga harekatına yakalanma ihtimalini iyice azaltır. Allah bunları bizden boşuna istememiştir. Allah’ın bizim yatıp kalkmamıza da ihtiyacı yoktur. Bütün bunları bir bütün halinde görürsek, insanların maddesinde nasıl korunmaya mahsus bir takım kurallar, disiplinler varsa zihinlerde de vardır.

Bugün normal radyo yayınları ile bin sene önce yapılan büyüler arasında ne fark var? Hiçbir fark yok. Radyo yayıncılığı bir nevi büyücülüktür.

Her harf ayrı bir frekans yayar. Harfler düşünce haline geldikten sonra yayın başlar.

Elektromanyetik ışınlar, metal, beton, su gibi engelleri rahatça aşabiliyor, yüzlerce metre uzağa iletilebiliyor. İnsan beyni hedef alındığı zaman, beyinin en iyi koruma altındaki bölümlerine dahi ulaşılabiliyor, etki yapabiliyorlar. İşte yarınların istihbarat silahı bu!

Fiziksel uyarıyla birlikte, aynı anda alınan sözlü mesajlara bağlı olarak bilinen bütün günlük psikolojik kalıplara karışma yolu ile insan düşüncesini ve  davranışını şekillendirmek, değiştirmek, yönlendirmek ve kontrol etmek için psikolojik tekniklerle birleşen bu teknolojik gelişme, güçlü araçlar haline gelir. Buna ilave olarak sözlü mesajlar, uyku sırasında veya uyanıkken bilinç altı seviyesinde verilebilir ki, şahıs bunları aldığının veya kendi rüyasının bundan etkilendiğinin farkına varamaz. Kelimeler duygusal tetiklerdir. Kişinin duygusal tetikleri analiz edildiği zaman, o kişi düşüncelerinin ve hareketlerinin diğer kişiler tarafından kontrol edileceği bir konuma konulmuş demektir. Bu akıl kontrolüdür.

Beynimizi dışarıdan etkileme yöntemlerinden biri “sodyum pentolhal” iğnesidir. Bu ilacın tesirinde kalanlar, sorulan suallere yalan cevap veremiyor. Batı’da polisler kullanıyorlarsa da mahkemeler kanıt saymıyor. Ama kanıtların yerini ilaç yüzünden söylerlerse mahkemede delil oluyor.

Beyine yerleştirilen çiplerle hareketler değiştirilebilir. Bu yolla, insanların ideolojilerinden kötü alışkanlıklarına kadar birçok şeyi değiştirmek mümkün. İnsanların bilinç altındaki olumsuz düşünceler silinerek tekrar programlanabilir.

“Faks çok ciddi bir icattır. Bu cihazın icadı ile halkın kullanımına sunulması arasında geçen süre, ortalama bir insan ömrüne yakındır. Yani şunu demek istiyorum; istihbarat örgütlerinin kullandığı ama halkın bilmediği ve belki de 30-40 yıl daha bilmeyeceği nice teknolojik gelişmeler var!” Prof. Dr. Haluk Nurbaki

Ses dalgalarının her yöne değil, tek bir noktaya iletilmesini sağlayan cihaz icat edildi. Böylece havaalanlarında anonslar, sadece ilgilisine yapılacak, başkaları duymayacak. İngiltere’nin Heathrow Havaalanı’nda denenmiş. Bu yöntemle belirli kişileri ilgilendiren anons o kişilere yapılacak, öteki yolcular gereksiz yere rahatsız edilmeyecek. Bunun yapılması için o kişiye özel biyolojik bir şifrenin havaalanı girişinde alındığını ortaya koyuyor.

NSA bir proje geliştiriyor. Bu proje, dünyada elektrik taşıyan her şeyin çevresinde bir manyetik alan olduğu ve bu alanların elektromanyetik dalgalar yaydığı teorisine dayanıyor. NSA, geliştirdiği elektronik aygıtlar ve 50 bin ajanı sayesinde her insanda farklı olan ve 3-50 hertz arasında değişen dalga boyunu tespit edebiliyor. Hedef kişinin yaydığı elektromanyetik dalga boyutları tespit edildikten sonra, bu veri NSA’nın bilgisayarlarına veriliyor ve bu bilgisayarlar ve uydular aracılığı ile o kişi 24 saat izleniyor. İzlenmekle kalsa neyse. O kişi tam bir denetim altına alınıyor, yönlendirilebiliyor, düşünceleri okunabiliyor. Konuşmaları dinlenebiliyor, gördükleri seyredilebiliyor, sadece onun duyabileceği sesler yayınlayabiliyorlar, sadece onun görebileceği görüntüler gösteriliyor, ona her türlü bedeni acı verilebiliyor. Yani kişi NSA’nın canlı bir robotu haline getiriliyor. Bu robot söz dinlemezse karşılığını her türlü bedeni acı çektirilerek ödüyor. Bu işkenceciler dokunuyorlar tuşa, gözkapaklarında ani ve şiddetli kaşınmalar oluşuyor. Dokunuyorlar, duyulan sesin yönünü, şiddetini ve içeriği değişiyor. Solunum yolları denetleyerek konuşmamızı bozuyorlar. Genital bölgede kaşınma, beklenmedik orgazm veya yoğun acı oluşturuyorlar. Rüyalarımızı denetliyorlar. Birkaç dakika boyunca ayak parmaklarını istem dışı olarak 90 derece döndürebiliyorlar.

Teknolojik seviye, özellikle iletişim alanında, bugün yaygın olarak kullanılanın en az 10 yıl ilerisindedir. Bugün teknoloji ihtiyaç duyulanın çok ötesindedir. Zamanı geldikçe ve maliyet düşürüldükçe yeni teknoloji halkın kullanımına sunulmakta. Fakat teknolojik seviye halkın hizmetine sunulmadan önce, istihbarat örgütleri ve hatta istihbarat örgütlerinin kontrolündeki terör örgütleri tarafından kullanılıp tüketiliyor. Yeni keşifler yapıldıktan ancak çok sonra istihbarat örgütleri eskimiş teknolojiyi tüketime sunuyor. Halk için yeni olan, istihbarat örgütleri için artık eskimiştir.


Parapsikoloji bilimi aşağıdaki psişik, ruhi yetenekleri ve olayları incelemektedir.

Telepati : Diğer bir insanın zihin haline veya düşüncelerine karşı bir uyanıklık ve algılamadır.
Duru görü (Telestezi) : Bir olay veya bir şeyin normal duyumlar dışında, uzaktan algılanmasını sağlayan uyanıklıktır.
Önceden bilme (Kehanet) : Henüz cereyan etmemiş bir olayı görmek ve açıklamaktır.
Zihnin madde üzerindeki etkisi (Telekinezi) : Bir insanın fiziki organlarını kullanmadan, diğer güçlerini kullanarak, maddeler üzerinde etkili olmasıdır.
Psikometri : Bir insan veya olay hakkında cansız bir obje yardımıyla bilgi sahibi olmaktır.
Radyestezi : Bir anten, çubuk veya sarkaç ile cisimlerin ve canlıların neşrettikleri dalgaları algılayarak, yer altı su kaynakları ve madenlerin keşfedilmesi, hastalıkların teşhis edilmesidir.
Ön teşhis : Hasta ile fiziki temas olmadan, uzaktan görme kabiliyetiyle tıbbi  hastalık teşhisi yapmaktır.
Para medicine : Çağdaş tıbbın açıklayamadığı değişik yollarla, hastalıkları iyileştirme metodudur.
Günümüzde ABD’de Duke Üniversitesi, New york Maimonki tıp merkezi, İngiltere’de Londro Üniversitesi, Hollanda’da Utrecht ve Batı Almanya’da Freburg Üniversiteleri başlıca parapsikoloji ile uğraşan merkezlerdir.

İnsan, bir kelime veya kelime grubunu devamlı olarak okuduğu zaman, yaydığı bu elektromanyetik dalgaları adeta bir şifre şekline sokmaktadır ki bununla da o şifreye en yakın yapıdaki bir madde ötesi varlıkla temas olmaktadır.

Bununla beraber Promis yazılımından (Bilgileri tek çatı altında değerlendirme), Echelon (Tüm dünyayı dinleme mekanizmaları), Tempest (Klavye izleme-okuma-kaydetme kabiliyeti tekniği) ile ilgilide güzel açıklamalar var. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder