Ömer Özyaka'yı bir röportaj vesilesiyle tanıdım. İstihbarat teşkilatları, filmler böyle şeyler ilgilimi çeker hep. Bu kitapta da öğrenebileceğiniz çoğu şey özetlenmiş. Çok şey öğrendim. Çok güzel hazırlanmış. Herkesin kitaplığında olması gerekir diye düşünmekteyim. Aşağıda kitaptan beğendiğim kısımları yazdım. Kitap için fikir verir belki. Bu konularla ilgilenen biriyseniz, düşünmeden alabilirsiniz. Tavsiye ediyorum.
İnsanların
zihinlerine etki, mikro hertz üzerinden bir dalga harekatıyla mümkündür. Bizim
dinimiz İslam’ın temelindeki şeytan kavramı bununla çok paraleldir. Şeytan
insana istediğini yaptırmak için bir dalga harekatına nüfuz eder. İnsana içki
içmesi, zina yapması veya hırsızlık yapması için vesvese verir ve yaptırır.
Şeytan, insanı nasıl etkiliyorsa işte kesinlikle dalga harekatı da böyle
etkiliyor insanı.. Adam dayanılmaz bir baskı altına giriyor ve o işi yapıyor.
İnsanın herhangi bir dalga harekatıyla etkilenmesi kesinlikle mümkündür. Ancak
daha önce tekrarladığım gibi yine tekrarlıyorum, normal olarak her beynin
düşünce kanalları mahfuzdur, yani şifrelidir. Şifre bulunmadan beyine girilmesi
mümkün değildir.
Her
insanın zihinsel dalgaları parmak izi gibi ayrı ayrıdır.
Bu
tür dalga harekatlarından korunmak için, zihin hayatımızda belli birtakım
disiplinlere muhtacız. Karaktere küçük yaştan itibaren işlenmesi gereken bazı
disiplinlerin varlığı, dalga harekatına yakalanma ihtimalini azaltır. Bu konuda
dinimiz İslamiyet’in çok ciddi kuralları vardır. Mesela bir işi yapmaya
kalkışmadan önce niyet edilmesi.. Niyet etmek bir zihinsel disiplindir, besmele
çekmek bir zihinsel disiplindir. Bunlar dalga harekatına yakalanma ihtimalini
iyice azaltır. Allah bunları bizden boşuna istememiştir. Allah’ın bizim yatıp
kalkmamıza da ihtiyacı yoktur. Bütün bunları bir bütün halinde görürsek,
insanların maddesinde nasıl korunmaya mahsus bir takım kurallar, disiplinler
varsa zihinlerde de vardır.
Bugün
normal radyo yayınları ile bin sene önce yapılan büyüler arasında ne fark var?
Hiçbir fark yok. Radyo yayıncılığı bir nevi büyücülüktür.
Her
harf ayrı bir frekans yayar. Harfler düşünce haline geldikten sonra yayın
başlar.
Elektromanyetik
ışınlar, metal, beton, su gibi engelleri rahatça aşabiliyor, yüzlerce metre
uzağa iletilebiliyor. İnsan beyni hedef alındığı zaman, beyinin en iyi koruma
altındaki bölümlerine dahi ulaşılabiliyor, etki yapabiliyorlar. İşte yarınların
istihbarat silahı bu!
Fiziksel
uyarıyla birlikte, aynı anda alınan sözlü mesajlara bağlı olarak bilinen bütün
günlük psikolojik kalıplara karışma yolu ile insan düşüncesini ve davranışını şekillendirmek, değiştirmek,
yönlendirmek ve kontrol etmek için psikolojik tekniklerle birleşen bu
teknolojik gelişme, güçlü araçlar haline gelir. Buna ilave olarak sözlü
mesajlar, uyku sırasında veya uyanıkken bilinç altı seviyesinde verilebilir ki,
şahıs bunları aldığının veya kendi rüyasının bundan etkilendiğinin farkına
varamaz. Kelimeler duygusal tetiklerdir. Kişinin duygusal tetikleri analiz
edildiği zaman, o kişi düşüncelerinin ve hareketlerinin diğer kişiler
tarafından kontrol edileceği bir konuma konulmuş demektir. Bu akıl kontrolüdür.
Beynimizi
dışarıdan etkileme yöntemlerinden biri “sodyum pentolhal” iğnesidir. Bu ilacın
tesirinde kalanlar, sorulan suallere yalan cevap veremiyor. Batı’da polisler
kullanıyorlarsa da mahkemeler kanıt saymıyor. Ama kanıtların yerini ilaç
yüzünden söylerlerse mahkemede delil oluyor.
Beyine
yerleştirilen çiplerle hareketler değiştirilebilir. Bu yolla, insanların
ideolojilerinden kötü alışkanlıklarına kadar birçok şeyi değiştirmek mümkün.
İnsanların bilinç altındaki olumsuz düşünceler silinerek tekrar
programlanabilir.
“Faks
çok ciddi bir icattır. Bu cihazın icadı ile halkın kullanımına sunulması
arasında geçen süre, ortalama bir insan ömrüne yakındır. Yani şunu demek
istiyorum; istihbarat örgütlerinin kullandığı ama halkın bilmediği ve belki de
30-40 yıl daha bilmeyeceği nice teknolojik gelişmeler var!” Prof. Dr. Haluk
Nurbaki
Ses
dalgalarının her yöne değil, tek bir noktaya iletilmesini sağlayan cihaz icat
edildi. Böylece havaalanlarında anonslar, sadece ilgilisine yapılacak,
başkaları duymayacak. İngiltere’nin Heathrow Havaalanı’nda denenmiş. Bu
yöntemle belirli kişileri ilgilendiren anons o kişilere yapılacak, öteki
yolcular gereksiz yere rahatsız edilmeyecek. Bunun yapılması için o kişiye özel
biyolojik bir şifrenin havaalanı girişinde alındığını ortaya koyuyor.
NSA
bir proje geliştiriyor. Bu proje, dünyada elektrik taşıyan her şeyin çevresinde
bir manyetik alan olduğu ve bu alanların elektromanyetik dalgalar yaydığı
teorisine dayanıyor. NSA, geliştirdiği elektronik aygıtlar ve 50 bin ajanı
sayesinde her insanda farklı olan ve 3-50 hertz arasında değişen dalga boyunu
tespit edebiliyor. Hedef kişinin yaydığı elektromanyetik dalga boyutları tespit
edildikten sonra, bu veri NSA’nın bilgisayarlarına veriliyor ve bu
bilgisayarlar ve uydular aracılığı ile o kişi 24 saat izleniyor. İzlenmekle
kalsa neyse. O kişi tam bir denetim altına alınıyor, yönlendirilebiliyor,
düşünceleri okunabiliyor. Konuşmaları dinlenebiliyor, gördükleri
seyredilebiliyor, sadece onun duyabileceği sesler yayınlayabiliyorlar, sadece
onun görebileceği görüntüler gösteriliyor, ona her türlü bedeni acı
verilebiliyor. Yani kişi NSA’nın canlı bir robotu haline getiriliyor. Bu robot
söz dinlemezse karşılığını her türlü bedeni acı çektirilerek ödüyor. Bu işkenceciler
dokunuyorlar tuşa, gözkapaklarında ani ve şiddetli kaşınmalar oluşuyor.
Dokunuyorlar, duyulan sesin yönünü, şiddetini ve içeriği değişiyor. Solunum
yolları denetleyerek konuşmamızı bozuyorlar. Genital bölgede kaşınma,
beklenmedik orgazm veya yoğun acı oluşturuyorlar. Rüyalarımızı denetliyorlar.
Birkaç dakika boyunca ayak parmaklarını istem dışı olarak 90 derece
döndürebiliyorlar.
Teknolojik
seviye, özellikle iletişim alanında, bugün yaygın olarak kullanılanın en az 10
yıl ilerisindedir. Bugün teknoloji ihtiyaç duyulanın çok ötesindedir. Zamanı
geldikçe ve maliyet düşürüldükçe yeni teknoloji halkın kullanımına sunulmakta.
Fakat teknolojik seviye halkın hizmetine sunulmadan önce, istihbarat örgütleri
ve hatta istihbarat örgütlerinin kontrolündeki terör örgütleri tarafından
kullanılıp tüketiliyor. Yeni keşifler yapıldıktan ancak çok sonra istihbarat
örgütleri eskimiş teknolojiyi tüketime sunuyor. Halk için yeni olan, istihbarat
örgütleri için artık eskimiştir.
Parapsikoloji
bilimi aşağıdaki psişik, ruhi yetenekleri ve olayları incelemektedir.
Telepati
: Diğer bir insanın zihin haline veya düşüncelerine karşı bir uyanıklık ve
algılamadır.
Duru
görü (Telestezi) : Bir olay veya bir şeyin normal duyumlar dışında, uzaktan
algılanmasını sağlayan uyanıklıktır.
Önceden bilme (Kehanet) : Henüz cereyan
etmemiş bir olayı görmek ve açıklamaktır.
Zihnin
madde üzerindeki etkisi (Telekinezi) : Bir insanın fiziki organlarını
kullanmadan, diğer güçlerini kullanarak, maddeler üzerinde etkili olmasıdır.
Psikometri
: Bir insan veya olay hakkında cansız bir obje yardımıyla bilgi sahibi
olmaktır.
Radyestezi
: Bir anten, çubuk veya sarkaç ile cisimlerin ve canlıların neşrettikleri
dalgaları algılayarak, yer altı su kaynakları ve madenlerin keşfedilmesi,
hastalıkların teşhis edilmesidir.
Ön
teşhis : Hasta ile fiziki temas olmadan, uzaktan görme kabiliyetiyle tıbbi hastalık teşhisi yapmaktır.
Para
medicine : Çağdaş tıbbın açıklayamadığı değişik yollarla, hastalıkları
iyileştirme metodudur.
Günümüzde
ABD’de Duke Üniversitesi, New york Maimonki tıp merkezi, İngiltere’de Londro
Üniversitesi, Hollanda’da Utrecht ve Batı Almanya’da Freburg Üniversiteleri
başlıca parapsikoloji ile uğraşan merkezlerdir.
İnsan,
bir kelime veya kelime grubunu devamlı olarak okuduğu zaman, yaydığı bu
elektromanyetik dalgaları adeta bir şifre şekline sokmaktadır ki bununla da o
şifreye en yakın yapıdaki bir madde ötesi varlıkla temas olmaktadır.
Bununla beraber Promis yazılımından (Bilgileri tek çatı altında değerlendirme), Echelon (Tüm dünyayı dinleme mekanizmaları), Tempest (Klavye izleme-okuma-kaydetme kabiliyeti tekniği) ile ilgilide güzel açıklamalar var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder